Aile; toplumları ve ulusları oluşturan en önemli birimdir, aile kavramının önemi de buradan gelmektedir. Bu küçük toplulukta çocukluktan hatta bebeklik çağından başlayan süreçle birlikte bireyin tutum ve davranışları, kişilik ve sosyal gelişimi, kendine güveni ve topluma adaptasyonu şekillenmeye başlamaktadır. Sosyal bilimcilerin insan eğitiminde vazgeçilmez kabul ettikleri ahlak ve maneviyatın çocukluktan başlayarak ivme kazanacağıdır. Sosyal bilimcilerin bu görüşü tüm toplumlar tarafından kabul edilmiştir. Dolayısıyla yerinde ve zamanında verilen eğitimin önemi çok büyüktür. Tüm dünyada son yıllarda zirve yapan bilim ve teknolojinin aşırı gelişmesi ve hayatımızda fazlaca yer alması insanoğluna birçok alanda kolaylık sağlamakta ve hayat standartlarını, yaşam kalitesini yükseltmektedir. Bununla birlikte de maalesef insanoğlunu yalnızlığa, monotonluğa, üretken olmamaya, maddeciliğe hatta manevi değerlerden uzaklaşmaya götürmektedir. Ailelerde önceleri var olan geniş aile yapısının çağdaşlık düzeyi! yükselmiş, yaşam kalitesi artmış, teknolojik donanımlarla donanmıştır. Bununla birlikte toplumumuzun eski aile yapısı yerini yavaş yavaş artarak küçük aile yapılarına bırakmıştır. Artık kocaman evlerde/dairelerde iki veya üç kişi yaşıyoruz. Aile müessesesinde ebeveynlere düşün görev çok önemlidir. Doğumdan itibaren çocuğa verilecek en kıymetli hazine; saygı, sevgi, hoşgörü, diyalog, empati  kavramlarıdır. Bu kavramları öğrenerek büyüyen çocuk onları içselleştireceğinden  kendisine gösterilmesini istediği bu kavramları karşı tarafa da gösterecektir. Bunun içindir ki benim ebeveynlerden en önemli ricam; terbiye ve görgü kurallarını, sırtımızı geçmiş değerlere dayayarak, günümüz çağını da göz ardı etmeyerek layıkıyla çocuklarımıza öğretmeye çalışalım, bu konuda gayret kuşağımız hep üzerimizde olsun. Unutmayalım ki çocuklarımız ekilmemiş boş bir tarla, biz ne ekersek o büyüyecektir. Allah kullarını bu ahlak üzere yaratılmış ve bu formatta yaşamasını istemiştir. Biz tarlaya mısır ekiyorsak bu tarladan çay bekleyemeyiz. Bu ulvi değerlerle büyüyen çocuk hayata atıldığında her konuda başarılı olacaktır. Hepimizin hayatlarında geçmişten izleri olanlar bize ve çevresine karşı saygı, sevgi ve hoşgörü ile davrananlardır. Olumlu iz bırakmak istiyorsak bu kavramlara sıkı sıkı sarılmalı ve çocuğumuzu da bunlarla donat- malıyız, bu değerlere/kavramlara can suyu olarak değer vermeliyiz. Bu bizim lüksümüz değil sorumluluğumuzdur. Yaşamak istediğimiz aile yapısını ve içerisinde olmasını istediğimiz toplumu kendimiz belirler ve oluştururuz, ama bir olumsuz gelişme olduğu zaman, hoşumuza gitmeyen olaylar cereyan edince hemen suçlu bulma gayretine gireriz ve kendimizi sorumlu görmez, kapalı kapılar ardına saklanırız. Zaten her konuda olduğu gibi suçu yükleyeceğimiz siyasetçiler, sanatçılar, gazeteciler vb gibi kişiler toplumumuzda bolca mevcuttur. Acaba her konuda yöneticiler, toplumu yönlendirenler mi suçlu, bizim hiç eksiğimiz, sorumluluğumuz yok mu? Neticeden sorumlu gördüğümüz kişiler de bizim içimizden çıkan insanlar değil mi? Farkımız ne ki birbirimizden. Eğer aileler; saygı, sevgi, hoşgörü, diyalog ve empati gibi kavramlarda üzerine düşeni yaparlarsa ve çocuklarımızı bu kavramlarla yoğurarak büyütürlerse o toplum refah ve başarı içerisinde olur. Manevi değerlerin güzelliği toplumdaki tüm havayı kuşatır. Bu kavramları iyice öğrenmeli, yaşamalı ve yaşatmaya, öğretmeye çalışmalıyız. Gerek yüce dinimizin bize öğrettiği gerek Osmanlı’dan başlayarak gelen süreç ve gerekse  Türk toplumunda ‘’AİLE’’ çok önemli bir yer tutmaktadır. Batılılar sahip olduğumuz bu değerlere içlerinden gıpta ile bakmakta, bununla birlikte toplumumuzdaki bu yapının zayıflatılması, parçalanması hatta yok olması için devamlı büyük çaba sarf etmektedirler. Maalesef batı bunu yaparken toplumumuzdan sayıları azda olsa bazı kişilerden destek görmektedir. Özellikle de yazılı ve görsel medya üzerinden bunda maalesef mesafe almış durumdalar. Bizim bu değerlerimize topyekun sahip çıkmamız gerekiyor. Yani daha fazla ‘’MİLLİ’’, daha fazla ‘’YERLİ’’, daha fazla ‘’MANEViYATÇI’’ olmaya mecburuz. Yazımı batılı bir uzmanın sözüyle tamamlayayım. ‘’Ben Batılı bir aile hukuku profesörü olarak diyorum ki; Türk milletinin elinden aile nizamını alınız, geriye hiçbir şey kalmaz’’ (Prof. Gaston Jezz). Manevi değerleri yüksek bir toplum olmamız temennisiyle. Selam ve dua ile;